TÜMÖRLER
1 sayfadaki 1 sayfası
TÜMÖRLER
ürolojik tümörler
Ürolojik tümörler ve bunlardan özellikle prostat ve mesane tümörleri son yıllarda çok sık olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu bölümde ürolojik tümörlerin sadece kötü kuylu olanlarını 4 ana grup
altında inceleyeceğiz.
BÖBREK TÜMÖRLERİ
Malign böbrek tümörleri tüm erişkin tümörlerinin %5-6'sını
oluşturur. Amerika'da her yıl ortalama 20.000 yeni vaka
bildirilmekte ve bunun yarısı o yıl içinde kaybedilmektedir.
En sık 50-60 yaş grubunda, ve erkeklerde 2 kat fazla
görülür.
Sigara kullanmı çoğu tümörde olduğu gibi bu tümörde de
en önemli etkendir. Bunun yanında analjezik nefropatisi,
çevresel faktörlerde önemli rol oynamaktadır.
Klasik bulgu olarak söylenen ağrı, idrardan kan gelmesi
ve kitlenin elle hissedilmesi vakaların en çok %10-15'inde
görülmektedir. Bu üç bulgunun dışında anemi, kilo kaybı,
sedimantasyonda artma, hiperkalsemi, karaciğer
yetmezliği de görülebilmektedir.
Tanıda ultrasonografi, intravenöz pyelografi, bilgisayarlı
tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme kullanılmak-
tadır.
Tanı anında hastaların ortalama %25'i metastatiktir. Halen
geçerli tek tedavi metodu radikal cerrahidir. Metastatik olgularda cerrahi sonrası immunoterapi kullanılabilen
tek tedavidir. Hastalık kemoterapi ve radyoterapiye rezistandır.
PROSTAT TÜMÖRLERİ
Prostat kanseri günümüzde erkeklerde akciğer ve kolon kanseri sıklığını geçerek en sık karşılaşılan
tümör olarak karşımıza çıkmaktadır. Erkeklerde tüm kanserlerin %21'ini oluşturmakta ve Amerika'da
her 15 dakikada bir yeni prostat kanseri tanısı konulmaktadır. Ülkemizde hastalık insidansının bu
kadar fazla olmamasının en önemli nedeni düzenli tarama yapılmamasıdır. Hastalığın etyolojisinde
yaş, ırk, hormonal etkenler, genetik yatkınlık ve çevresel faktörler ön plana çıkmaktadır. Birinci derece
akrabalarında prostat kanseri olanlarda hastalık hem daha erken yaşta ortaya çıkabilmekte, hem de 2-3 kat
fazla görülmektedir.
Prostat kanseri erken tanı konulabildiği takdirde
tedavi edilebilir tümörler arasında yer almaktadır. Erken
tanı konulanlarda tedavi ile 15 yıllık yaşam şansı %60'lara
varmaktadır. Ancak prostat kanseri yayılım yapıncaya
kadar genelde belirti vermezler. Erken dönemde tek
belirti prostatın yaptığı tıkanıklığa bağlı işeme zorluklarıdır.
Çoğunlukla sistemik yayılım neticesi kemik ağrıları ile
hastalar karşımıza gelir.
Erken tanıda elimizde iki önemli araç vardır. Bunlardan
en önemlisi parmakla prostat muayenesidir. Bunun
yanında prostat spesifik antijen (PSA) denilen bir kan tahlili yapılmalıdır. Muayene veya PSA tetkiki ile
kanser şüphesi olan olgulara transrektal prostat biyopsi yapılmalıdır.
Erken tanı konulan hastalara tedavi metodu olarak en sık radikal cerrahi veya radyoterapi yapılmaktadır.
İleri evre hastalıkda ise genelde semptomatik tedavi yapılmaktadır. Bu tedavide hormonlar yaygın olarak
kullanılmaktadır.
MESANE TÜMÖRLERİ
Mesane tümörü ürolojik sistem içinde prostat kanserinden sonra ikinci sıklıkta görülmektedir. Erkeklerde
3 kat fazla görülmektedir. Ortalam görülme yaşı 65 olarak kabul edilse de, ülkemiz gibi sigara tüketiminin
çok fazla olduğu ülkelerde bu hastalık çok daha erken yaşlarda görülmektedir.
En sık neden sigara olsa da bunu yanında genetik yatkınlık,
meslek (petrol, boya, deri sanayinde çalışanlar vb.), diyet,
kronik enfeksiyon, pelvik radyasyonda etkendir.
Hastalığın en önemli bulgusu idrardan kan gelmesidir. Tipik
olarak pıhtılı ve ağrısız kanma olarak karşımıza çıkar. İleri
evre hastalıklarda ise halsizlik, kilo kaybı ve kansızlık gibi genel
belirtiler görülür.
Tanıda ilk yapılması gereken idrar incelemesinin yanında
intravenöz pyelografidir. Bunun yanında ultrasonografininde
yardımına başvurulur.
Kesin tanı sistoskopi denilen bir işlem ile konur. Bu işlemde
sistoskop adı verilen özel bir aletle penisten girilip mesane
göz ile değerlendirilir. Tümör saptanan olgulara transuretral
tümör rezeksiyonu (TUR) yapılır.
Yapılan cerrahi sonrası patolojik inceleme sonrası tümör
evrelendirilmesi yapılır. Bu evreleme neticesi yüzeyel tümör
olarak kabul edilen olguların bir kısmına mesane içine ilaç (BCG,
Mitomycin-C vb) vermek sureti ile (intrakaviter tedavi) tedavi yapılır.
İnvaziv tümör olarak kabul edilen hastalara ise radikal cerrahi veya
radyoterapi uygulanmaktadır.
Yüzeyel mesane tümörü olanlarda prognoz oldukça iyidir. Bu nedenle
sigara içiminin fazla olduğu toplumlarda idrardan kan gelmesi hastalar
tarafından ciddiye alınmalı ve sağlanacak bilinçlenme ile bu hastalıkların erken tanı ve tedavisi sağlanmalıdır.
TESTİS TÜMÖRLERİ
Oldukça ender görülen tümörler olmasına karşın, sıklıkla genç erişkinlerde görülmesi yönünden önem arz
etmektedir. Bir diğer önemli konuda erken tanı konulabildiği takdirde %100'lere varan oranda tedavi
edilebilmektedir.
En önemli neden inmemiş testistir. Bu durum tümör
oranını 3-10 kez artırmaktadır. Bunun yanında atrofik
testis ve testis travmalarıda önemlidir.
Hastalar sık olarak testiste ağrısız şişlik ile başvururlar.
Testisteki her şişlik aksi ispat edilene kadar tümör
olarak kabul edilmelidir. Olguların %20'ye yakın kısmı
ise metastazlara bağlı karın ağrısı, patolojik kırık, bulantı, kusma, hemoptizi le gelir.
Tanıda skrotal ultrasonografi yanında AFP ve beta-HCG denilen kan tahlilleri en önemli yöntemlerdir.
Tümör tanısı konulan hastaya vakit geçirilmeden radikal cerrahi (inguinal orşiektomi) yapılmalıdır.
Patolojik evreleme sonrası tümörün tipine ve klinik evreye göre hastaların bazılarına kemoterapi veya
radyoterapi verilir.
Ürolojik tümörler ve bunlardan özellikle prostat ve mesane tümörleri son yıllarda çok sık olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu bölümde ürolojik tümörlerin sadece kötü kuylu olanlarını 4 ana grup
altında inceleyeceğiz.
BÖBREK TÜMÖRLERİ
Malign böbrek tümörleri tüm erişkin tümörlerinin %5-6'sını
oluşturur. Amerika'da her yıl ortalama 20.000 yeni vaka
bildirilmekte ve bunun yarısı o yıl içinde kaybedilmektedir.
En sık 50-60 yaş grubunda, ve erkeklerde 2 kat fazla
görülür.
Sigara kullanmı çoğu tümörde olduğu gibi bu tümörde de
en önemli etkendir. Bunun yanında analjezik nefropatisi,
çevresel faktörlerde önemli rol oynamaktadır.
Klasik bulgu olarak söylenen ağrı, idrardan kan gelmesi
ve kitlenin elle hissedilmesi vakaların en çok %10-15'inde
görülmektedir. Bu üç bulgunun dışında anemi, kilo kaybı,
sedimantasyonda artma, hiperkalsemi, karaciğer
yetmezliği de görülebilmektedir.
Tanıda ultrasonografi, intravenöz pyelografi, bilgisayarlı
tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme kullanılmak-
tadır.
Tanı anında hastaların ortalama %25'i metastatiktir. Halen
geçerli tek tedavi metodu radikal cerrahidir. Metastatik olgularda cerrahi sonrası immunoterapi kullanılabilen
tek tedavidir. Hastalık kemoterapi ve radyoterapiye rezistandır.
PROSTAT TÜMÖRLERİ
Prostat kanseri günümüzde erkeklerde akciğer ve kolon kanseri sıklığını geçerek en sık karşılaşılan
tümör olarak karşımıza çıkmaktadır. Erkeklerde tüm kanserlerin %21'ini oluşturmakta ve Amerika'da
her 15 dakikada bir yeni prostat kanseri tanısı konulmaktadır. Ülkemizde hastalık insidansının bu
kadar fazla olmamasının en önemli nedeni düzenli tarama yapılmamasıdır. Hastalığın etyolojisinde
yaş, ırk, hormonal etkenler, genetik yatkınlık ve çevresel faktörler ön plana çıkmaktadır. Birinci derece
akrabalarında prostat kanseri olanlarda hastalık hem daha erken yaşta ortaya çıkabilmekte, hem de 2-3 kat
fazla görülmektedir.
Prostat kanseri erken tanı konulabildiği takdirde
tedavi edilebilir tümörler arasında yer almaktadır. Erken
tanı konulanlarda tedavi ile 15 yıllık yaşam şansı %60'lara
varmaktadır. Ancak prostat kanseri yayılım yapıncaya
kadar genelde belirti vermezler. Erken dönemde tek
belirti prostatın yaptığı tıkanıklığa bağlı işeme zorluklarıdır.
Çoğunlukla sistemik yayılım neticesi kemik ağrıları ile
hastalar karşımıza gelir.
Erken tanıda elimizde iki önemli araç vardır. Bunlardan
en önemlisi parmakla prostat muayenesidir. Bunun
yanında prostat spesifik antijen (PSA) denilen bir kan tahlili yapılmalıdır. Muayene veya PSA tetkiki ile
kanser şüphesi olan olgulara transrektal prostat biyopsi yapılmalıdır.
Erken tanı konulan hastalara tedavi metodu olarak en sık radikal cerrahi veya radyoterapi yapılmaktadır.
İleri evre hastalıkda ise genelde semptomatik tedavi yapılmaktadır. Bu tedavide hormonlar yaygın olarak
kullanılmaktadır.
MESANE TÜMÖRLERİ
Mesane tümörü ürolojik sistem içinde prostat kanserinden sonra ikinci sıklıkta görülmektedir. Erkeklerde
3 kat fazla görülmektedir. Ortalam görülme yaşı 65 olarak kabul edilse de, ülkemiz gibi sigara tüketiminin
çok fazla olduğu ülkelerde bu hastalık çok daha erken yaşlarda görülmektedir.
En sık neden sigara olsa da bunu yanında genetik yatkınlık,
meslek (petrol, boya, deri sanayinde çalışanlar vb.), diyet,
kronik enfeksiyon, pelvik radyasyonda etkendir.
Hastalığın en önemli bulgusu idrardan kan gelmesidir. Tipik
olarak pıhtılı ve ağrısız kanma olarak karşımıza çıkar. İleri
evre hastalıklarda ise halsizlik, kilo kaybı ve kansızlık gibi genel
belirtiler görülür.
Tanıda ilk yapılması gereken idrar incelemesinin yanında
intravenöz pyelografidir. Bunun yanında ultrasonografininde
yardımına başvurulur.
Kesin tanı sistoskopi denilen bir işlem ile konur. Bu işlemde
sistoskop adı verilen özel bir aletle penisten girilip mesane
göz ile değerlendirilir. Tümör saptanan olgulara transuretral
tümör rezeksiyonu (TUR) yapılır.
Yapılan cerrahi sonrası patolojik inceleme sonrası tümör
evrelendirilmesi yapılır. Bu evreleme neticesi yüzeyel tümör
olarak kabul edilen olguların bir kısmına mesane içine ilaç (BCG,
Mitomycin-C vb) vermek sureti ile (intrakaviter tedavi) tedavi yapılır.
İnvaziv tümör olarak kabul edilen hastalara ise radikal cerrahi veya
radyoterapi uygulanmaktadır.
Yüzeyel mesane tümörü olanlarda prognoz oldukça iyidir. Bu nedenle
sigara içiminin fazla olduğu toplumlarda idrardan kan gelmesi hastalar
tarafından ciddiye alınmalı ve sağlanacak bilinçlenme ile bu hastalıkların erken tanı ve tedavisi sağlanmalıdır.
TESTİS TÜMÖRLERİ
Oldukça ender görülen tümörler olmasına karşın, sıklıkla genç erişkinlerde görülmesi yönünden önem arz
etmektedir. Bir diğer önemli konuda erken tanı konulabildiği takdirde %100'lere varan oranda tedavi
edilebilmektedir.
En önemli neden inmemiş testistir. Bu durum tümör
oranını 3-10 kez artırmaktadır. Bunun yanında atrofik
testis ve testis travmalarıda önemlidir.
Hastalar sık olarak testiste ağrısız şişlik ile başvururlar.
Testisteki her şişlik aksi ispat edilene kadar tümör
olarak kabul edilmelidir. Olguların %20'ye yakın kısmı
ise metastazlara bağlı karın ağrısı, patolojik kırık, bulantı, kusma, hemoptizi le gelir.
Tanıda skrotal ultrasonografi yanında AFP ve beta-HCG denilen kan tahlilleri en önemli yöntemlerdir.
Tümör tanısı konulan hastaya vakit geçirilmeden radikal cerrahi (inguinal orşiektomi) yapılmalıdır.
Patolojik evreleme sonrası tümörün tipine ve klinik evreye göre hastaların bazılarına kemoterapi veya
radyoterapi verilir.
volkan-
Mesaj Sayısı : 434
Yaş : 29
Nerden : almanya/berlin/neukölln
İş/Hobiler : öğrenci
Lakap : volkan_arda
İsim : wulkaan
Eğitim : Lise
Ruh Halim :
Dikkat : <marquee><font color="red"><strong>Dikkat: GuRuRuM5 FoRuM BaĞıMLILIK YaPaBiLiR...!! </strong></font> </marquee>
İfadeniz :
Uyarı Çubuğu :
Takım :
Kayıt tarihi : 14/12/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz